8 Mart 2012 Perşembe

ESKİŞEHİRSPOR EFSANESİ

Takvim yaprakları 1964'ü gösterdiğinde Eskişehir'de futbol popülerleşmeye başlamıştı. Futbol takımı olmayan şehrin her yerinden futbolcu fışkırıyordu; Yüksel Özbek , Süreyya Özkafa , Fehmi Sağınoğlu ve Yalçın Atabay Beşiktaş'ta , Basri Dilimlili Fenerbahçe'de , Ergün Ercins Galatasaray'da ve daha bir çok oyuncu Türkiye 1. Futbol Ligi'nde ter döküyordu.

Şehirde ki insanların futbolu benimsemesinden sonra şehirde bir futbol takımı kurma fikri Eskişehir Ticaret Odası'nda konuşuldu ve gelir sağlar görüşüyle beraber alt liglerde mücadele eden İdman Yurdu , Akademi Gençlik ve Yıldıztepe klüplerinin birleşmesiyle Eskişehirspor 19  Haziran 1965 Cumartesi günü kuruldu. Türkiye Futbol Federasyonu , Eskişehirsporun 2. Ligde mücadele etmesine izin verdi.
Eskişehirspor'un ilkleri de şu şekilde gerçekleşti :

İlk Başkan : Aziz Bolel
En Pahalı Transferler : Yüksel Özbek ( Beşiktaş ) - 30000 TL
                                              Fethi Heper - 22500
                                              Nihat Atacan - 20000
Tüm takım : ( 150000 )
İlk antrenör : Abdullah Matay ( oyuncu - antrenör )
İlk Hazırlık Maçı : Eskişehirspor 2 - 0 Gençlerbirliği

Eskişehirspor 2. Ligde mücadele etme hakkı kazandıktan sonra şehri bir heves kaplamıştı ama yakın zamanda bu duygunun sadece heves olmadığı anlaşılacaktı.İlk Lig maçında Eskişehirspor evinde Kasımpaşa'yla oynuyordu.Eskişehir Atatürk Stadyumu'nda ki ilk lig maçı dolu tribünler önündeydi ve Eskişehirspor ilk lig maçını 2-1 kazandı. Eskişehirspor tarihinin ilk resmi golünü Fethi Heper kafayla attı.




ES - ES için işler kötü gitmemesine rağmen teknik direktörü değiştirip Yugoslav Borovic ile sözleşme imzalandı. Takım o dönemin sistemiyle ilk senede son sekiz takım arasına girme başarısı gösterdi ve çok kritik maçlar oynayacaktı. Bu maçlar başlamadan önce oyuncu, teknik kadro ve yöneticiler Emek Otel'İn terasında toplandı. Masaya ekmek, kılıç ve Kuran koyuldu ve futbolcular başarılı olacaklarına yemin ettiler.

Son sekiz maçlarında da başarılı sonuçlar alınıyor ve son üç maça girilirken Eskişehirspor'un 1.Lig'e çıkma şansı sürüyordu. Zorlu Bursa deplasmanına gidecek olan kafile tüm hazırlıklarını tamamlamış ve Bursa'da tırım tırım otel arıyordu bunun sebebi Bursa'da hiçbir otelin Eskişehirspor'u ağırlamak istememesiydi. Kafilenin yer bulabildiği tek yer Mudanya'da bir handı. Maç günü geldi çattı ve Bursa'da kritik mücadele başladı henüz 30. saniyede Fethi Heper golünü attı. Bu gol Bursa tribünlerini kızdırmış olacak ki iki takım taraftarları arasında olaylar başladı ve Eskişehirspor taraftarları taşlandı. ES ES futbolcuları tüm dikkatini sahaya veremiyordu fakat kaliteleri 3-1 kazanmalarına yetti. Olaylar yüzünden kafile stattan beş saatte çıkabildi. Takım Eskişehir'e döndüğünde her yer mahşer yeri gibiydi ve bir saat içinde şehirde dönerci kalmadı. Hepsinin camları indirildi ve 16 plaka arabalar Porsuk nehrine atılmaya başladı. Olayları emniyet güçleri güçlükle engelledi.
Koyduğu hedefe emin adımlarla giden ES-ES' in sondan bir önceki durağı Mersin'di. Takımın önemli oyuncularından Muzaffer Çil'in karısı hamile ve doğurmak üzereydi. Muzaffer Çil maça gidip gitmeme konusunda kararsızdı fakat takımı yalnız bırakmak olmazdı. Oda kafileyle beraber Mersin'e gitti. Eskişehirspor bu zorlu müsabakayı da 2-1 kazandı. Maçtan sonra soyunma odasına gelen Başkan Aziz Bolel, Muzaffer Çil'e bir oğlu olduğunu ve doğan çocuğa ''ZAFER'' ismini koyduğunu söyledi.

Süper Lig'e çıkmak için takımın önünde artık tek bir engel vardı ; Ankara Şekerspor. Eskişehir Atatürk Stadyumu'nda, Eskişehirspor galibiyeti 3-0 ' lık skorla aldı ve artık 1.Ligde Ankara, İzmir, İstanbul takımları hariç bir takım daha vardı.

Eskişehirspor'un 1.Lige renk kattığı aşikardı. Amigo Orhan'la beraber her maçını iç sahada 15 bin dış sahada 5-10 bin arası seyirci izliyordu. Anadolu'nun her yerinden insanlar Eskişehirspor'u izlemek için kilometrelerce mesafe yol kat ediyordu. Her maçını 1000'e yakın kadın seyirci izliyordu. Takım ilk senenin verdiği heyecan ve tecrübesizliğe rağmen 8. olma başarısı gösterdi. 67-68 sezonunda, Fenerbahçe'yi 2. yaptığı için kovulan Abdullah Gegic ile sözleşme imzalandı. Efsane ekip tamamlanmıştı. Gegic'in antrenman programı çok sertti. Takım hergün üç idman yapıyor ve varını yoğunu ortaya koyuyordu. Gegic'le ilk sene 9.lukla sona erdi fakat sistem artık oturmuştu.

68-69 senesine gelindiğinde ise ES-ES Fırtınası patlamıştı. Ligin başında lider olan ES-ES için işler yolundaydı fakat takımın derdi İstanbul takımlarıyla oynanan maçlardaki İstanbul takımları lehine olan hakem kararlarıydı. Ali Sami Yen 'de ki Galatasaray maçınde Nihat Atacan'ın 2 golüyle öne geçen Eskişehirspor'u Avusturyalı hakem, çaldığı yalnış penaltı kararı ve Metin Oktay'ın golüyle durduruyordu. Maç 2-2 sona erdi ve belki de şampiyonluğun kaçtığı maç olmuştu. Aynı sene Türkiye Kupası'nda da finale kalan takım Göztepe' ye finalde kaybetti. Bu performans takımdan 10 oyuncunun Milli Takım'a seçilmesini sağladı.

Bir sonraki sene hedef yine şampiyonluktu ve tüm şehir buna inanmıştı. Takımın sol bek ve sol açık mevkilerinde oynayan Necdet Yıldırım hastalığı dolayısıyla vefat etti. Klüp önemli bir vefa örneği gösterip tüm maçlara siyah formayla çıktı. Eskişehirspor bu seneyi de 2. tamamlıyordu fakat şampiyon bu defa Galatasaray değil Fenerbahçe'ydi. Tüm otoriteler bu seneyi de geçen seneye benzetiyordu ki Türkiye Kupası macerası bu defa mutlu sonla bitti, finalde Bursaspor'u deviren ES ES ilk kupasını müzesine koyuyordu. 2 ay sonra Cumhurbaşkanlığı Kupası Finali'nde Galatasaray'ı da 3-2 yenen Eskişehirspor'da kaptan Fethi Heper kupayı o dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın elinden alıyordu. Bu kupalarla beraber Eskişehirspor için yeni bir heyecan başladı; Fuar Şehirleri Kupası ( UEFA KUPASI )




Eskişehirspor'un üstüste iki kupa kazanması takımda ki oyunculara transfer teklifi gelmesini sağladı. Özellikle Ender Konca, Nihat Atacan ve Fethi Heper golcülükleriyle bütün takımların hayalini süslüyordu. 1970 yazında Fethi Heper, Erdek'te tatil yaparken yanına anne tarafından akrabası ve aynı zamanda Galatasaray'ın yıldız futbolcusu Metin Oktay geldi. Metin Oktay, Fethi'ye Galatasaray için transfer teklifi yapmaya geldiğini belirtti. 450000 liralık transfer teklifini Fethi Heper reddetti. 2 gün sonra Bursaspor dan da transfer teklifi geldi. Onu da reddeden Fethi, Galatasaray'ın yaptığı son teklifin üçte biri fiyatına Eskişehirspor' da oynamaya devam etti.
70-71 Senesinde Fethi Heper'le beraber üç kulvarda yarışan Eskişehirspor, Türkiye Kupası ve Ligde etkili olamamıştı ama Fuar Şehirleri Kupasında ki Eskişehirspor-Sevila mücadelesi belki de şampiyonluğa bedeldi. Sevilla, İspanya Liginin en iyi takımlarından biriydi. 1905 'te kurulmuş köklü takım Sevilla'nın karşısına çıkan Eskişehirspor 5 yaşındaydı. ES-ES , yoksulluklarla, ihtilallerle, darbelerle mücadele eden Türkiye'nin sıradan bir Anadolu kentiydi. O güne kadar İstanbul takımları bile bir İspanyol takımını elemeyi başaramamıştı. Maç günü Sevilla'da termometreler 40 dereceyi gösteriyordu. Rakibini averaj takımı olarak gören Sevilla umduğunu bulamıyordu, bir nevi averaj takımı dişli çıkmıştı. 60. dakikada golü bulan Sevilla ilk maçı Roman Sanchez Pizjuan' da 1-0 kazanmıştı. Sevilla rahat kazanamamasına rağmen iç sahada gol yememişti ve avantajını sürdüyordu.

Artık eşleşmenin ikinci ayağına belkide bir mucizenin gerçekleştiği güne gelinmişti. Tarih 16 Eylül 1970 'di. Eskişehir deki tüm fabrikalar işyerleri ve devlet daireleri tatildi. Öğrenciler okula gitmedi. Eskişehir'de o çarşamba günü hayat durdu. Stada girebilen 20000 kişi şehrin en şanslı insanlarıydı. Şehrin geri kalanı maçı radyodan dinlemek zorunda kaldı.  Alman hakem ve Sevilla'lı futbolcular sahaya çıktığında Amigo Orhan'ın ateşlediği Eskişehirspor taraftarını görüp şaşkınlığa uğradı. Stat hınca hınç doluydu ve tahmin edilebileceği gibi inanılmaz bir tezahurat vardı. Eskişehirsporlu futbolcular bu duruma alışıktı ve maç bu atmosferde başladı. Eskişehirspor ilk yarı baskın oynamasına rağmen golü bulamadı devre arasına 0-0 ' lık skorla girildi. Sevilla tehlikenin farkına varmıştı ve geriye yaslanıp kontra atak futbolu oynuyordu nitekim bunda da başarılı oldu. 79. dakikada kontra ataktan golü bulan Sevilla rahatladı. Eskişehirspor'un artık 10 dakikada üç gole ihtiyacı vardı bunun Türkçesi imkansız kelimesine tekabül ediyordu. Umutlar tükendi ve stadın yarısı golden sonra boşaldı. 81.dakikada karambol pozisyon da kafayı vuran Fethi Heper skoru 1-1'e getirdi ve dışarı çıkmaya yeltenen bazı taraftarlar yerine oturmaya devam etti, Eskişehirspor Atatürk Stadyumu ayağa kalktı. Altı dakika sonra 25 metreden topa çok sert vuran Fethi skoru 2-1' e getirdi ve tüm Eskişehir'i ayağa kaldırdı. Sevilla şaşkınlığa uğradı. Tamamen savunmaya çekilen Sevilla'nın bozkırın ortasında kaçacak yeri kalmamıştı, İlhan sağdan depara kalktı ve ceza sahasına ortasını gönderdi, Fethi yine doğru yerdeydi ; 3-1. Bu defa tüm Türkiye ayağa kalktı. Statta kalanlar gerçek bir mucizeye tanık oldu. Eskişehirspor, İspanyol devini evinde bir mucizeyi gerçekleştirip devirdi. ES ES, Avrupada da tarihe geçmişti.




71-72 senesine gelindiğinde ise takım hücum olarak inanılmaz bir durumdaydı fakat savunma sıkıntısı yüzünden şampiyonluk yine kılpayı kaçtı. Ligde 40 gol atan takım dahi bulunmazken 63 gol atan ES ES, yine 2.oldu.
Bu seneden sonra efsane kadro yaşlanıyor ve eski verimi veremiyordu. Klübün asbaşkanı aynı zamanda finans kaynağı olan Yalçın Kılıçoğlu'nun da vefatından sonra Eskişehirspor'un mazisini güzel günlerden ziyade zor günler bekliyordu. Eskişehirspor, Anadolu Devrimcisi lakabını o günlerde kazandı ve hala bırakmadı.
Yazıyı böyle bitirmek belki de en uygunu : Eğer bu bozkır şehri 1965'e kadar sessizlikten sıkılmadıysa, 1965'ten sonra da gürültüden yıkılmayacaktı.

( Bu yazı şuan Eskişehirspor forması giyen oyuncuların ne derecede kutsal bir forma taşıdığının farkına varmaları için yazılmıştır. ) 

2 yorum:

  1. Ben, bir Galatasaray taraftari olmama ragmen, su gercegi yasamis biriyim. 1969 yilinda bütün Türkiye, Eskisehirspor`un sampiyonluguna kesin gözüyle bakiyordu, cünkü Eskisehirspor, Türkiye`nin en yetenekli ve en basarili futbolcularina sahipti. Milli takimimizin iskeleti, Eskisehirsporlu futbolculardan olusuyordu. Eskisehirspor, 1. Türkiye Futbol Liginin genel basari düzeyinin üstünde bir futbol basarisi sergiliyordu.

    Ben, Eskisehirspor`un yükselis ve zirvede oldugu yillari izleyebilmis bir futbolsever olarak kendimi cok sansli kabul ediyorum. 1969 yilindaki Eskisehirspor kadrosu, o kadar üstün yetenekli futbolculardan olusuyordu ki, böyle bir efsane kadro, ancak yüz yilda bir kez bir daha gelebilir.

    Eskisehirspor`umuza bol sanslar diliyorum, üstün basarilar ve gecmisteki efsane Eskisehirspor dönemini bir daha yasayabilmesini temenni ediyorum. Orhan Baki, Cocuk ve Genc Ergen Psikiyatrisi uzmani, Almanya.

    YanıtlaSil
  2. 1965 yılında Ortaokul 1.sınıfta idim.Mahallede arkdaşlar,bana haydi maça gidelim dediler.Ne maçı dedim.Galatasarya gelmiş dediler.Gittik,Eskişehir Şeker stadına.Gözlerime inanamadım.Gazetelerden görebildiğimiz,Efsane ler,Metin Oktay,Turgay gibi sahada idiler.ES ES daha yeni kurulmuş,Hazırlık maçı imiş.Maç başladı,Ben Cim Bom derken,Bir amca kulağımdan tuttu sen nerelisin dedi.Eskişehir,liyim dedim.O zaman bir daha ES ES diye bağıracaksın dedi.Maçı G.S 3-2 aldı ama çok zorlandı.Bir iki ay önce kurulmuş bir takım,Üstelik 2.ligde,Galatasaray,a kök söktürdü.O gün bu gündür ES ES,liyim.Lakin şu günlerde ES ES çok zor günler yaşıyor.İnşallah eski günlerine döner.

    YanıtlaSil